Vücudun her yerini dolaşan vagus sinirinin açlık ve tokluktan nefes almaya kadar vücut üzerinde birçok farklı rolü bulunuyor. Ve giderek daha fazla araştırma, bu sinirin sırlarını ortaya çıkarıyor…
Vagus siniri, kraniyal sinirlerin (duysal bilgiyi ileten) en uzunudur, beyin sapından sindirim sistemine kadar tüm iç organlar aracılığıyla uzanır, bu nedenle adı Latince “gezgin” kelimesinden türetilmiştir.
Kalbin, akciğerlerin, boğaz kaslarının ve solunum yollarının, karaciğer, mide, pankreas, safra kesesi, dalak, böbrekler, ince bağırsak ve kalın bağırsağın bir kısmının düzenlenmesinden sorumludur.
Vagus sinirinden geçen bilginin yüzde 80’den fazlası organlardan beyne gider. Vagus siniri, sinir çok aktif olduğunda ortaya çıkan Vagal Sinir Stimülatörü rahatsızlığına neden olur. Ayrıca az aktif olduğunda da çeşitli rahatsızlıklara neden olur.
İşte vagus siniri hakkında az bilinen, ancak daha fazla araştırılan 6 şey.
Beyin ve bağırsak iletişimini sağlıyor
Kişiyi belirli atıştırmalıklara veya fazla yemeye iten gerçekten beyin mi yoksa irade eksikliği mi? Aslında olan, vagus siniri yoluyla gıda alımını yöneten bağırsak florasıdır.
Bağırsak bakterilerinin talep ettiği gıda istekleri aslında kan dolaşımı yoluyla vagus siniri tarafından iletilen sinyallerdir. Bunu öğrendikten sonra sadece flora üzerinde değil, aynı zamanda genel sağlığınız üzerinde de faydalı bir etki elde etmek için kontrolü yeniden kazanmak ve diyetinizi değiştirmek mümkün hale gelir.
Ayrıca vagus sinirinin, özellikle sağ üst bağırsak kısmını uyarmasının motivasyon ve zevkle bağlantılı olabileceği düşünülüyor. Araştırmalar, bu konumda ödül nöronlarının varlığını ortaya çıkarmıştır. Bu nöronların, merkezi sinir sistemi ile aynı işlevde olduğu ve uyarılmalarının ruh halini iyileştiren dopamin salınımını tetiklediği bulundu.
Açlık ve tokluğu sağlıyor
Açlık ve tokluk hislerini yaşamayan ve yeme bozuklukları geliştiren kişilerde vagus siniri işlev bozukluğu görülür. Yemek sırasında, beyne yemeğin miktarı ve bileşimi hakkında bilgi verir, bu da tokluk hissi uyandıracak bir sinyaldir. Yetersiz aktif bir vagus siniri bu sinyali etkili bir şekilde gönderemeyebilir. Sonuç olarak sürekli bir açlık hissi, tokluk algısının olmaması ve yemek sırasında aşırı yeme ortaya çıkar.
Vagus siniri normal çalıştığında, yemekten sonra tokluk hissi 15 ila 20 dakikadan az sürer.
İltihaplanmaya karşı korur
İltihaplanma, vücudun çok sayıda patojene karşı hayatta kalmasını sağlayan savunma mekanizmalarından biridir. Bağışıklık sisteminin alarm ve seferberlik mekanizmasıdır. Bağışıklık sisteminin görevi vücuttaki herhangi bir anormalliği düzeltmek olduğundan, vücut, zihinsel ve duygusal stresler de dahil olmak üzere herhangi bir saldırganlığa iltihapla tepki verir.
Bu iltihaplanma kronikleşirse tehlikelidir. Birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Otoimmün hastalıklar, kanserler, beyin hastalıkları ve kalp ve damar hastalıkları vücut içi iltihap tarafından tetiklenebilir.
Vagus siniri, eğer uygun şekilde aktive edilirse, iltihaplanmanın düzenlenmesinde rol oynar. Asetilkolin adı verilen kimyasal bir haberci aracılığıyla, gerekli olmadığında iltihabı azaltmak için bağışıklık hücrelerine sinyal gönderir.
Ne kadar az uyarılırsa, hafıza o kadar kötü olur
Zayıf bağırsak florası ve vagus siniri işlev bozukluğu, hafızayı bozabilir. Bunun nedeni, vagus siniri tarafından beyinden bağırsak florasına zayıf bilgi aktarımıdır.
Araştırmalar, vagus sinirini uyarmanın hafızayı güçlendirebileceğini gösteriyor. Çalışmalar, Alzheimer hastalığı gibi hafıza ile ilgili hastalıklar için vagus siniri tedavilerinin umut verici olduğuna işaret ediyor.
Nefes almayı düzenler
Salgısı vagus siniri tarafından tetiklenen nörotransmitter asetilkolin, akciğerlere nefes almasını emreder. Vagus siniri, beyne O2 ve CO2 seviyeleri hakkında bilgi verir. Az aktif vagus siniri kronik obstrüktif bronşit (KOAH) ve obstrüktif uyku apne sendromu dahil olmak üzere akciğer hastalıklarının nedeni olabilir.
Yavaş, derin nefesler vagus sinirini uyarır ve bu da bir gevşeme durumunu harekete geçirir. Vagus siniri böylece kalp hızının yönetilmesine de katılır. Kalp atış hızındaki önemli değişiklikler, sinir sisteminin dengesi demektir.
Tersine, zayıf nefes alma, zayıf stres yönetimine neden olur ve aynı zamanda vagus sinirinin iyi çalışmadığını gösterir. Bu işlev bozukluğunun belirtilerinden biri, stresli bir olaydan sonra kalp atış hızının yalnızca yavaş yavaş normale dönmesi ve solunumun uzun süre sığ kalmasıdır. Sakinleşip nabzını yavaşlatabilen kişinin çok iyi çalışan bir vagus siniri vardır.
kaynak ensonhaber.com