Yeni Bir Yıl Osman

Paylaş

Yeni bir yıla sana yazmak gerçekten üst düzey saçmalık. Aslında sana yazmayacağımı söylemiştim ama sözümü bozuyorum Osman, çünkü artık konu sen değilsin.
Aslına bakarsan uzun zamandır yeni bir yılda şunları bunları yapacağım diye kendime sayısızca sözler veriyorum. Sanırım yine hiçbirini tutamam. Eskiden olsa kendime kızardım, söylenir, sinirlenirdim. Şimdilerde derince bir nefes alıyorum “salla be kızım” diyorum. Seninde hep dediğin gibi önce kendimizin kıymetini bilmek lazım.

Bugünlerde her şeyi unutuyorum, mesela evden çıkacağım anahtarı çantaya attım sanıyorum, kapıyı kapatınca anahtarın içerde olduğunu hatırlıyorum. Kapıda kalmak yabancısı olduğum bir şey değil bilirsin ama üzüyor yine de. Yahut bir film açıyorum daha önce izlemiş olmama rağmen yalancılık düzeyinde ben bunu izlemedim diye iddialarda bulunuyorum, kendime lafım geçmiyor, ben bile şaşkınım. Doktorlar vitamin eksikliği diyor, ben tamam desem de ilaçlarımı kullanmıyorum.
Okula gitmek istemiyorum mesela içimden gelmiyor bazı günler, dolmuşu kaçırıyorum bilerek. Sonra aylak aylak yürüyüp eve dönüyorum. Tam evden çıkacakken hasta oluyorum ya da ayağım burkuldu gibi bahaneler. Anlatınca insanlar ayıplar, aslında ben sadece kendimi orda ki insanlara ait hissetmiyorum. Gönlüme göre olmaz her şey, biliyorum Osman.

Geçenlerde TRT’nin az başarılı belgesellerinden birini izledim. Kanguruları anlatıyordu. Yavru kanguru ormanda korktuğu zaman annesinin karnında bulunan keseye giriyor ve ordan günlerce çıkmıyordu. Bazen canım yavru bir kanguru olmayı çekiyor, çok etkilendim doğrusu. Uğruna annemin karnını tekmelediğim dünyada korktuğum, üzüldüğüm zaman keşke annemin karnına geri dönebilsem kimse bulamasa beni. Uyusam günlerce.

Nasılsın çok merak ediyorum, akşamları nasıl geçiriyorsun mesela. Sormuyorum, dediğim gibi sadece merak ediyorum. Tüm bu merakımı giderecek bir sihirli değneğim olsaydı keşke Osman, hayat o zaman hakikaten kolay olurdu.

Geçenlerde daha minicikken eve getirdiğimiz kalem çiçeğinin dallarının düştüğünü gördüm, hastalanmış öyle söyledi annem. Uzun zamandır içimde ağlama isteği var. Durduk yere otururken, okulda, sokakta, kafede ağlarsam insanlar delirdiğimi düşünebiliyor. Ama hazır şu çiçek boynunu bükmüş oturup ağlarım sonuçta bir sebebim var dedim kendi kendime. Sonra televizyonda İnek Şaban başladı, ağız dolusu gülmeye başladım yine, sanki tüm bu olanlarla dalga geçiyormuş gibi. Ağlayamadım tabiii. Bazen ne yaparsan yap ağlanmıyor Osman.
Bundan sonra sana tekrar yazıp yazmayacağıma dair beylik bir laf kurmuyorum, canım isterse yazarım. Bundan sonra konu sen değilsin, artık konu sadece Osman adında bir obje, bir aracı. Sayesinde kendimi ifade edebiliyorum bunu anlayabileceğini düşünüyorum. Aşka meşke yormanı istemem, çünkü sen artık benim minik hayatımda, yürümüyor, koşmuyor, nefes almıyorsun.

Yeni yılın mutlu olsun Osman.

İREM SARIKAYA

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın