Sussam olmuyor, söylesem olmaz diyeceğim de, söylemeye karar verdim yine. Kutlanması kararlaştırılan günlerden biri de malumunuz “anneler günü”. Hani her güne yüklenen bir anlam var ya, nasıl bulurlar bunca şeyi onu da bilmiyorum ya, neyse. Genele baktığımızda hepimizin annesi var. Kimimiz kucağında büyüdük, kimimiz onun tarafından terkedilmek zorunda kaldık, kimimiz birlikte yaşarız, kimimiz de kaybettik.
Ülkemin annelerine bakıyorum. Az da olsa halinden memnun bir kesim var sanki. Ama çoğunluk çocuklarına ne kadar yoksul olduklarını belli etmemek için bin bir çaba içinde çırpınıp duruyor. Son birkaç yıla dek çocuklarına marketten bez ya da mama çalan anneleri bilmezdik, gördük. Markete büyümüş çocukları ile gitmeye korkanları da. Anneler çocuklarının beslenme çantalarına yiyecek koyamıyor artık. Bir gün caddede yürürken çocuğu ile konuşan bir ebeveynin kelimelerini asla unutamayacağım. “Eğer simit alırsak tuvalete giremezsin, ikisi de aynı para, düşün oğlum, hangisini istiyorsun….” İşin ekonomik boyutunda örnekler bitmez, zaten hepimiz farkındayız nicelerinin.
Bu ülkede şehit anneleri var… Dağdaki çocuğunu isteyen anneler var… Yıllardır nerede olduğunu, ölü mü sağ mı olduğunu bilmeyen ama ısrarla çocuklarından haber isteyen Cumartesi anneleri var, maden göçüklerinde eşini kaybedip çocuklarına hem anne hem baba olan anneler var. İşinde mobbing sonucu işsiz kalan anneler de var. Kadın olduğu için daha az ücret alan anneler, sigorta isteyip işsiz kalan anneler… Haksızca çocuğunun velayeti elinden alınan anneler… Hasılı kelam, bu ülkede kadın olmak zaten sorun, annelik de katmerlendiriyor.
Anneler gününde çocukluktan beri anneme minik armağanlar vermeyi sevdim. Aklımın erdiği üçüncü ya da bilmiyorum kaçıncı kendi hediyemi aldığım yıldı, babam beni uyardı. “Kızım, annene ev eşyası alma, onları zaten alıyoruz. Hediye onun kendinin seveceği bir şey olsun. Bir resim yap, bir şarkı söyle, ona bir işinde yardım et, bir çiçek bakıp ona hediye et, ya da severek kullanacağı küçük bir takı falan alalım.O günden sonra hep öyle yaptım. Bakıyorum şimdi tüketim sektörü olan alana. Hepsi delice önerilerde bulunuyor. Yatak takımları, ev eşyaları, makineler, küçük ev aletleri. Teknik yönünü takdir ettiğim bir firma da yıllardır adından bir “kraliçe” kelimesi çıkarıp ev aletleri öneriyor. Hangi kraliçe yemek yapıp temizlikle uğraşırsa bilemedim.
Aranızda annesini şöyle bir kebap yemeye, “kuzu” tandıra, “oğlak” çevirmeye götüren de vardır. Siz bilirsiniz efendim, biliniz ki mideniz bir hayvan mezarlığı. O kuzular da, oğlaklar da, danalar da zavallı bazı annelerin yavruları. Eminim bahçesine doğum yapan kedi ya da köpek yavrularını da belki annelerinden ayırıp sağa sola atanlar vardır. Unutmayalım, annelik bir ruh halidir aynı zamanda, tüm memeliler için hiç fark etmez. Unutmamak lazım ki, dünya sadece bizim için yaratılmadı. Üstün bir yaratık, tür değiliz. Altı üstü birkaç kromozom işte. Üstünsek bunu sevgimizle, koruyuculuğumuzla yapmak ve göstermek zorundayız.
Kendi anneciğimden de söz etmem gerek tabii ki. Onlarca yıl öncesinin doktor hocalarının “yıldız” ebe-hemşire” dedikleri bir ameliyat hemşiresidir. Ama engelli bir çocuğu olduğundan çalışma hayatına son vermek zorunda kalan, mesleğini çevresine yararlı olarak gerçekleştirmeye çalışan yardımsever bir kadındı. O zamanlar zordu özel bir çocuğa sahip olmak, şimdi kolay mı, o da tartışılır. Her köşe başında SMA lı çocuğu için dilenci durumuna düşürülen bir anne-baba var. Ablam ve beni yetiştirmekten gayrı bir de torun büyüttü annem, on bir yıl. Yaşama dairlerimde çok rolü olan anneannem ve günümüzdeki temsilcisi teyzemi de anmadan geçemem. Hayatımın en önemli üç kadını olurlar. Teyzem hariç nurlar içinde yatsınlar. Her gün anarım, ben yaşadıkça yaşayacaklar en azından. Ben de anneyim ve güzel gençler yetişmeye çalıştım. Her zaman övünç kaynağım oldular, onlara da çok teşekkür ederim.
Bir anne… Altı çocuk doğurup dördünü toprağa veren ama bir tanesini vatan kurtaracak kadar cesur yürekli yetiştiren bir anne o. Zübeyde Hanım büyükannemdir manevi olarak, o hepimizin anası… Ruhu şad olsun
Annelik bir ruh halidir demiştim. Çocuklarına annelik eden babalar, işini güzel yapan bakıcı anneler, sevgi evlerindeki anneler, anneanneler, babaanneler, teyzeler, halalar… Hep derim, anne olmak için doğurmak da gerekmez, emek verip benimsemek yeter de artar. Kutlanacak bir durumunuz varsa, kutlayacak birileriniz varsa,
ANNELER GÜNÜ kutlu olsun
“ANALARA KIYMAYIN EFENDİLER”
SUNA ÇİFTCİ