Haldun Dormen: Ne yapmasını bilmeyen yeni zenginlerimiz var

Haldun Dormen: Ne yapmasını bilmeyen yeni zenginlerimiz var
Paylaş

Usta oyuncu Haldun Dormen yeni oyununu anlattı: Moliere’in ölümsüz eseri Kibarlık Budalası’nı tekrar sahneye koyan Dormen, “Oyun bugünü anlatıyor. Her şeyi yaparken, hiçbir şey yapamayan zenginleri anlatıyor” dedi.

Tiyatromuzun büyük çınarı Haldun Dormen, geçtiğimiz günlerde KüçükÇiftlik Bahçe’de Kibarlık Budalası ile 651. kez izleyicilerin karşısına çıktı. Pandemide üretmeye devam eden ve yeni bir oyun yazdığını ifade eden Dormen, hiçbir zaman umudunu yitirmediğini söyledi. Dormen, “Mücadele etmeden tiyatrocu olunmuyor. Ben çok mücadele ettim” dedi.

Uzun bir aradan sonra 651. kez Kibarlık Budalası ile izleyicilerin karşısına çıktınız. Hislerinizi öğrenebilir miyim?

Bu devri atlattığımız ve tekrar sahneye çıktığımız için çok mutlu oldum. KüçükÇiftlik Park’ın bu dönemde tiyatroya kapılarını açması çok hoşuma gitti. Çok keyifliydi. Herkes maskesini takıp gelmiş. Yer çok hoştu

“İNANIN HER ŞEY YOLUNA GİRECEK”
Haldun Dormen, arkadaşımız Sercan Meriç’e “Umudunuzu yitirmeyin. Her şey mutlaka yoluna girecek. Bu pandemi süreci de bitecek” dedi.

Son 4-5 ay nasıl geçti sizin açınızdan?

Çok parlak geçmedi ama herkes kadar sıkılmadım. Bir oyun yazdım bu süreçte. Bulmacalarım vardı.

Nedir yeni oyunun konusu?

Orta yaşlı bir hanımın ailesini bırakıp tiyatrocu olmaya çalışması… Arada yapsam mı, yapmasam mı diye düşünüyor. İsmi de “Geç mi Acaba?” Sonunda tiyatroyu bırakıp ailesine dönüyor ama içinden hala “Belki yapabilirim” diyor.

Tiyatroya başlamanın bir yaşı var mı sizce?

Bence yok. 73 yaşında bir hanım geldi benim dersime, ben de ondan ilham aldım. Küçükken oyuncu olmaya karar vermiş, ailesi bırakmamış. Evlenmiş, kocası bırakmamış. Çocukları olmuş, vakti olmamış. Torunları olunca derse gelmiş. Çok da mutlu olmuştu. Tabii ki genç yaşta başlamanın çok avantajı var.

Usta oyuncu Göksel Kortay, son oyunda yoktu. Sebebi nedir?

Sağlık durumu iyi ancak kafası biraz karışık. Corona virüsünden çok korktu. Dışarı çıkmaya korkuyor. Ben çok ısrar ettim.

DEVLETİN TİYATROCULARA DESTEK VERMESİ LAZIM
Kibarlık Budalası zamansız bir oyun. Açılışında Hakan Altıner’in canlandırdığı Kont Dorante, iki yüzlülüğe atıfta bulunuyor. Türkiye’deki siyasileri anlatıyor sanki… Katılır mısınız?

Bugüne çok uyuyor. Yeni zenginlere özellikle. Ne yapmasını bilmeyen yeni zenginler var. Her şeyi yaparken, hiçbir şey yapamayan zenginleri anlatıyor. Antika olmayan altın yaldızlı koltuklarla salonlarını döşerler.

Bu kültür dünyamızı da aşağı çekiyor değil mi?

Evet, ama Allah’tan kültürlü, ne yaptığını bilen insanlar var da, onlar ortamı dengeliyor.

Pandemide tiyatrocular çok sıkıntı yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Özel tiyatrolar önünde eylem de yapıyor tiyatrocular. Bu konuda ne yapılmalı sizce?

İlk önce devletin destek vermesi lazım. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yenilmiş ve perişan olan Almanya’da başbakanın söylediği şey, “İlk önce tiyatrolarımızı açacağız.” Sonra yine dünyanın en kuvvetli ülkesi oldu. Tiyatro bazılarının küçümsediği gibi bir iş değil, çok önemli bir iş! Bunu da özellikle siyasilerimizin kavraması lazım.

Cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk de sanata ve kültüre çok önem veriyor…

Tabii ki! Onun sayesinde operamız oldu. Tiyatro vardı. Ermenilerin zamanından beri var. Onlara çok şey borçluyuz. Ancak opera yoktu. Atatürk onu da sağlam bir şekilde oturttu.

KÖY ENSTİTÜLERİ’NİN KAPANAMSI BÜYÜK TRAJEDİ

Köy Enstitüleri’nin kapanmasına dair “Cumhuriyet tarihinin kara lekelerinden birisi” demiştiniz. Nedir bu konudaki fikriniz?

Bence gerçekten öyle. Eğer onlar kapanmasaydı bugün Türkiye bambaşka bir yerde olurdu. Oradan yetişen bir yazarla askerlik yaptım. Ondan çok şey öğrendim. Benim için Köy Enstitüler’in kapanması büyük trajedidir.

Usta isim Haldun Dormen, “Mücadele etmeden tiyatrocu olunmuyor. Ben çok ettim” dedi

Sayısız öğrencinin de yetişmesine vesile oldunuz…

Ben aslında eğitimciyim. Bana sorarsanız tiyatroculuğum eğitimciliğimden sonra geliyor. Ben ilk önce bildiklerimi, hissettiklerimi paylaşmak istiyorum. Bunun için de elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

İdeal bir tiyatro eğitimi nasıl olmalı?

Devletin kurduğu konservatuarlar var. Ancak sonradan kurulan tiyatrolara verilen destek gereken güçte değil. Burada da devletin yardım etmesi lazım.

DÜMBÜLLÜ’NÜN KAVUĞU İÇİN JÜRİ KURULABİLİR

İsmail Dümbüllü’nün kavuğu ile ilgili de tartışmalar var. Rasim Öztekin, başka bir oyuncuya devredeceğini açıkladı. Sizce kavuğun devri nasıl olmalı?

Devredilmesini seviyorum. Herkesin kabul edileceği bir şekilde devredilmeli. Belki bir jüri kurulması lazım, Afife jürisi gibi… O jüri karar verebilir. Bir kişiye bağlı kalmamalı.

Siz uzun yıllar ABD’de yaşadınız. Şimdi de birçok bilim insanı, sanatçı, çalışan yurtdışına gidiyor. Bu göçle ilgili düşünceniz nedir?

Sanatçıların gitmesi bence abes. ABD’ye de gitseler yıllarca kapıları aşındıracaklar. Çok az şansları var. Bir kere yabancılar. Burada 10 bin kişi varsa orada 100 bin kişi var bir rol için… O kadar imkansız ki orada! Ancak birisi sizi görecek, beğenecek ki şansınız yaver gidecek. Benim şansım yaver gitti. Hollywood’da 5 ay oynadım. Sonra Türkiye’ye dönmeye karar verdim. Alternatif tiyatrolardan sonra iş burada yoğunlaştı. Evet, devlet gereken yardımı yapmıyor ama bir gün yapacak. Hiçbir şey mücadelesiz olmuyor. Hele mücadele etmeden tiyatrocu olunmuyor. Ben çok mücadele ettim. ABD’den geldiğim zaman beni yıkmak için ellerinden geleni yaptılar. ABD’den gelen ilk tiyatrocu bendim.

Neden yıkmaya çalıştılar?

“Ne gerek var, parası var” gibi abuk subuk şeyler söylediler. Ben kulağımı kapattım. Tiyatromu açtığımda “Bir ayda kapatır” diyerek iddiaya girenler oldu. 40 sene devam etti… Yeni tiyatrolar kuruyorlar ve baya üzülüyorlar. Sizin işinizde de öyle… Rekabet diye bir şey var. Öne geçmek için çok çalışmak lazım. Kalleşlikler var. Hepsiyle uğraşacaksınız.

“HER ŞEY YOLUNA GİRECEK”

Ben hep mutluyum. Pandemi süresinde bile mutluyum. Hiçbir zaman umudumu yitirmem. Her şey yoluna girecektir. Böyle düşünmeyi herkese tavsiye ediyorum. Ben yakın zaman önce kız kardeşimi kaybettim. Her sabah telefonlaştığım insandı. Ya yaşayacağız, ya öleceğiz. Yaşarken birtakım şeyleri yapmak lazım. Gençlere hep “Umudunuzu yitirmeyin” demek istiyorum.

kaynak sozcu.com.tr Sercan Meriç

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın