Geçil-e-medi Çanakkale…

Geçil-e-medi Çanakkale…
Paylaş

Tarihimiz zaferlerle doludur ancak bir tanesi vardır ki; neredeyse dünyaya karşı kazanılmış bir onuru simgeler… Aslında “kazanım” demek ne kadar doğrudur o da tartışılır. Zira 500.000 den fazla insanın hayatını yitirdiği bir savaştan söz ediyoruz. Çanakkale Savaşı, aslında ona savaştan çok destan demeyi uygun buluruz, Osmanlı Devleti’nin savunmadaki başarısıdır. 3 Kasım 1914 ile, 18 Mart 1915 yılları deniz savaşları, 25 Nisan 1915-9 Ocak 1916 tarihleri arasında ise Gelibolu yarımadasında kara savaşları olarak sürmüştür. Ezelden beri istanbul ve Çanakkale Boğazalarına göz dikmiş olan batılı devletler bu kirli amaçlarına ulaşmak için Türkiyenin yalnızca adını duymuş olabilecek Anzakgençlerini bile sürüklemiş , onların da ölümlerine sebep olmuştur. Bugün tüm o yitik canlar, aynı topraklarda kucak kucağa, yan yana yatmaktalar… Torunları, savaşın kötülüklerini bildiklerinden, dedelerini, atalarını ziyarete gelen dostlarımıza dönüşmüşlerdir adeta…


Her savaşın, hele de böylesi bir destanın adeta mitleşmiş hikayeleri vardır ya hani; bu zaferimiz de ondan payını almıştır. Maalesef hakettiği biçimde değil. Şimdilerde o savaşın gerçek kahramanı, ordularının başında onlara “size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” diyerek bizzat korkusuzca kendisi de savaşan komutanının, sevgili Ata’mızın adının bile geçmediği yazılar, videolar ve benzerlerini görüyoruz. Bu zaferi erenlere, evliyalara atfeden söylenceler duyuyoruz. Nurlu tepeler, sesler, gezen ruhlar… anlatılmaya başlandı. Ne yazıktır, ama gerçekler apaçık ortada durmaya devam ediyor. Biz inkar edecek kadar alçakça, nankörce söylenceler üretsek de, dünya Mustafa Kemal’i unutmuyor. Unutmayacak. Cumhuriyetimizi bile bu zafere borçluyuz, unutursak utanalım.


Unutmuyoruz. Savaşların kahramanları yalnızca kahraman komutanlar ve askerleri midir? Nusrat (ya da Nusret) mayın gemisini nasıl unutabiliriz ki? Bir gemi ki; güzelim boğazımızı dolduran gemileri batırmak için yirmialtı mayınını özenle Çanakkale boğazının sularına döşemiş ve hepsinin hakkı olmadan geçmeye çalıştığı serin sulara gömmüştür. 1955 yılına dek hizmet veren Nusrat, sonra
emekliye ayrılıp çürümeye terkedilmişken, 2003 yılında bakıma alınıp onarıldı, yıllar sonra bir müze olarak Mersin Tarsus’ta milletimizle buluşmaya devam ediyor…


Aslında bir dünya savaşının tek bir cephesi olmuş olsa da tarih sürecinde çok önemli bir köşetaşıdır Çanakkale Zaferimiz. Eğer Çanakkale Boğazı’nı İtilaf Devletleri geçmiş olsaydı, Rusya’ya her türlüdesteği kolaylıkla sağlayabileceklerdi. Gelibolu Yarımadası’na yapılan kara çıkartmaları yine Osmanlı ordusunun büyük çabası ile bertaraf edilmiştir. Düşman güçleri, önce Anafartalar ve Arıburnu’ndan, 9 Ocak 1916’da da Seddülbahir’den çekilmesiyle büyük yenilgiye uğramıştır. Çanakkale zaferi Batı ülkelerinin beklentilerinin tersine gelişmelerle sonuçlandı. Çarlık Rusya’nın çöküşünü hızlandı. Bu anlamda Sovyet Rusya varlığını bize borçluydu adeta. Bu savaşın sonucunda İngiltere’de de yönetim değişikliği olmuştur. Bizim için de Türk tarihine büyük bir destan olarak yazılmış ve Anadolutopraklarımızın ve Boğazlarımızın bizim kalmasını sağlamıştır.

Canları pahasına bize bu zaferi kazandıran askerimizin ve komutanları olan Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün anıları önünde saygı ile eğilirim. Ruhları şâd olsun…


SUNA ÇİFTCİ

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın