Canlı müzik sektörü can çekişiyor. Kaşelerinin yetersizliğinden yakınan müzisyenler, müzisyenliğin meslek tanımının yapılmamasından şikâyetçi. Mekân işletmecileri ise ayda bir gelen zamların altında ezildiğini söylüyor.
Pandemide yarası derinleşen canlı müzik sektörü, yasaklar ve baskıların yanı sıra ekonomik krizin gölgesinde ayakta kalmaya çalışıyor. Müzisyeninden ışıkçısına, sesçisinden işletmecisine kadar birçok emekçi zor durumda. Yalnızca müzik yaparak geçimini sağlayamayan emekçiler arasında başka işler de yapmak zorunda kalanlar var. Temel sorunu müzisyenliğin bir meslek tanımlamasının olmamasına bağlayan müzisyenler, mekânların belirlediği kaşe ücretleriyle geçimini sürdürmekte zorlandıklarını belirtiyor.
Gece 01.00’den sonra uygulanan müzik yasağı hâlâ devam ederken küçük işletmeler için de durum hiç parlak değil. Ayda bir gelen zamlardan yakınan canlı müzik mekânı işletmecileri, tehlikede olduklarını belirterek, “Birçok mekân bir iki sene öncesinin cirosunu yapıyor. Üretim sürekli düşüyor” diyor. Sektör çalışanları ile yaşananları konuştuk.
100 DÜĞÜN YAPILIYORSA ŞİMDİ 30’A DÜŞTÜ
Solist olarak görev yapan 40 yaşındaki Erkan Sandık, Konya Akşehir’de yaşıyor. Pandemiyle başlayan sıkıntıların hâlâ devam ettiğini aktaran Sandık, “Yalnızca düğünlerde sahne alabiliyorum. Düğünler de artık çok kısıtlı. Ekonomik sıkıntılardan dolayı insanlar düğün yapmaktan da çekiniyor. Çünkü kimsede para yok. Pandemiden önce bir salon 100 düğün yapıyorsa şimdi sayı 30’a düştü” diyor. Kafede canlı müzik yapamama nedenini ise kısıtlamalara bağlıyor Sandık. Müzisyen, “Kafe Kaymakam Bey’in lojmanının yanında. Kaymakam Bey canlı müziklere kesinlikle izin vermiyor, rahatsız oluyormuş. Bakanlıktan desibel ölçümü yapılmasına rağmen belediye canlı müzik ruhsatı vermiyor. Sadece özel gün ve gecelerde tek günlük izinler alınıp yapılabiliyor” siteminde bulunuyor.
Bir kız çocuğu olduğunu ifade eden Sandık, “O annesiyle yaşıyor. Kızım için de maddi ihtiyaçlarım oluyor. Ama ancak iş olursa gidiyorum olmazsa mecburen yatıyoruz” diyor.
Müzisyenlerin aldığı darbeden yakınan müzisyen, “Önce müzisyenlerden kısılması insanlarda alışkanlık haline geldi artık. Geçen sene 700-750 lira alırken bu sene herkesin masrafları 4 katına çıkmasına rağmen yine aynı geliri elde edebiliyoruz. Müzisyenlerin ortalama çalışma süresi yalnızca 3-4 ay” siteminde bulunuyor.
Tüm bu yaşanan sıkıntıların nedenini müzisyenliğin meslek olarak tanımlanmamasına bağlayan müzisyen, örgütsüzlüğün ciddi bir sıkıntı olduğuna değiniyor.
BAZI GÜNLER 18 SAAT ÇALIŞIYORUM!
İstanbul Tuzla’da yaşayan 44 yaşındaki müzisyen Serhat Erkal, “5 yaşında bir oğlum var evliyim. Sahne yapıyorum, gitar dersi veriyorum, ayrıca bir bilgisayar firmasında çalışıyorum. Bazı günler yaklaşık 18 saat çalışıyorum” diyor. Daha önce yalnızca müzisyenlikle geçimini sağlayan Erkal, bilgisayar firmasına pandemi döneminde mecburiyetten girdiğini söylüyor ve ekliyor: “O kadar sıkıntı çektim ki eve makarna alacak para bulamıyordum. Ama bu bana biraz da hırs verdi.”
“Günlük yaşıyoruz” diyen müzisyen, “Biz 5 kişilik bir ekibiz. Herkes farklı semtlerde oturuyor. Enstrümanlarımız olduğu için sahne alacağımız mekâna taksiyle gitmemiz gerekiyor. 5 bin liraya aldığımız enstrümanlar şimdi 35 bin lira. Enstrümanımıza bir şey olsa yeniden alamayacak durumdayız. O nedenle toplu taşıma kullanamıyoruz. Mekânlarla ilgili çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Çok acımasız davranıyorlar bu aralar neden böyle bilmiyorum” şeklinde konuşuyor.
Müzisyenlere verilen kaşenin azlığından yakınan Erkal, “Kadıköy’de mekânlarda müzisyenlere 200 lira, soliste 350 lira veriyorlar. Benim davulcum Gebze’de oturuyor. Yol parası 300 lira zaten. Piyasayı o kadar düşürüyorlar ki insanlar katlanmak zorunda kalıyor. 2010 yılında müzisyenlere verilen yevmiyeler 250-300 liraydı. Şimdi de öyle. Siz düşünün” diyor. Devamında şu ifadeleri kullanıyor müzisyen: “Biz kendi aramızda belli bir fiyatın altına düşmemeye çalışıyoruz ama sadece müzikle para kazanan insanlar ‘250 alsam kârdır’ diye düşünüyor. Onlara da kızamıyoruz. Nasıl kızalım!”
Çözüm önerisini sorduğumuzda ise “Gerçekten çözümsüzüz. Hepimizin maddi desteğin yanında manevi desteğe ihtiyacı var. Devletin psikolojik destek de vermesi gerekiyor” cevabını veriyor.
KÜÇÜK SAHNELER TEHLİKEDE
Kadıköy’de bulunan canlı müzik de yapılan Karga Bar’ın işletmecisi Murat Seçkin, ekonomik krizden çok ciddi etkilendiklerini belirtiyor. Seçkin, “Pandeminin öncesi de çok parlak değildi. Mekânın ürün satması lazım ki para çıkarabilsin. Ama ayda bir gelen zamlar yüzünden o iş imkânsız hale gelmeye başladı. Yüksek görünmesinin sebebi zam. Birçok mekân bir iki sene öncesinin cirosunu yapıyor. Üretim sürekli düşüyor” diyor.
Küçük sahnelerin tehlikede olduğunu ifade eden işletmeci, “İşin doğrusu sponsoru olan veya fon sağlayabilen yerler bu krizin altından kalkabilir ama diğer yerler ancak dayanışma ile kalkabilir. Küçük sahnelerin sanatçıya tam olarak istediği kaşeyi vereceği bir ortamın sağlıklı bir şekilde sağlanabileceğini zannetmiyorum” diye konuşuyor. Krizin içinden ancak karşılıklı anlayış ile çıkılabileceğini söyleyen Seçkin, çözüm önerilerini şöyle sıralıyor: “Sanatçılar için artık standart sizin yaptığınız müzikten çok sosyal medya hesabınızı kaç kişinin takip ettiğine bakılıyor. Benim çalıştığım mekânda böyle bir beklenti yok. Mekânların biraz daha cesur davranıp bu riski alması lazım. Ama sanatçıların da mekânların bu riski alıp belli bir zarara uğradığını bilerek onun karşılığını beklemesi lazım. İki tarafın da empati kurup ortak bir çalışma paydasında bulunması gerekiyor.”
kaynak Birgün/IşılÇalışkan